Kurban ibadetini hakkıyla ifa etmenin en güzel yolu imkânınız ölçüsünde olabilecek en güzel kurbanlığı seçip almanız ve usulüne uygun bir şekilde hoşnutluk ve yakınlık için, teslimiyet bilinci ile ailecek kendiniz kurban etmenizdir. Bunu kendiniz yapma imkânınız yoksa ibadeti hakkıyla ifa etme konusunda vekaletinizi emanet olarak alıyor, sizin adınıza hakkıyla ifa etmeye gayret ediyoruz.
En öncelikli tavsiyemiz; nasıl bir kurban pazarına gittiğinizde bütçeniz ölçüsünde olabilecek en güzel kurbanlığı seçmeye gayret ediyorsanız vekalet verirken de bu gayretten vazgeçmeyip kurbanlığın kurban olmaya layık vasıflarda bir kurbanlık olduğundan emin olmanızdır. Vekalet verirken de ucuza kaçılmamalı, vekaletinizle hangi vasıflarda bir kurbanlığın hangi şartlarda kurban edildiği sorgulanmalıdır.
Şu anda 3 seçenek sunuyoruz:
1.Endonezya’da 35 kg üstü koyun kurban ediyor, videosunu size iletiyor, etini oradaki hak sahibi ailelere 1’er kg’lık paketler halinde ikram ediyoruz.
2.Türkiye’de 40 kg üstü koyun kurban ediyor, videosunu size iletiyor, etini Türkiye’deki hak sahibi ailelere ikram ediyoruz.
3.Türkiye’de 40 kg üstü koyun kurban ediyor, videosunu size iletiyor, etini de işlenmiş olarak özel ambalajında size ulaştırıyoruz.
Kurban etini parçalıyor işlenmiş olarak özel ambalajla paketliyoruz. İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Bursa illerinden birinde ikamet ediyorsanız adresinize ulaştırıyoruz. Diğer illerde iseniz özel strafor kutu içerisinde kuru buz ile birlikte bulunduğunuz ilin otogarına gönderim yapıyor oradan almanızı rica ediyoruz.
Bunun birkaç sebebi var;
1.Kurban organizasyonunda 20. yılımız olduğu için kaliteli ürün ve hizmeti uyguna tedarik etme konusunda tecrübeliyiz.
2.Erken tedarik / toplu tedarik sayesinde bireysel olarak bulabileceğiniz fiyatlardan daha uyguna halledebiliyoruz.
3.Binlerce gönüllünün bir parçası olduğu gönüllü organizasyon olmamızın neticesi olarak yönetim giderimiz yok denecek kadar az, bu sayede kaynaklar doğrudan ürünün ve hizmetin kalitesine aktarılabiliyor.
Kurban çeşitleri ve hükümleri şu şekilde özetlenebilir:
Udhiyye: Kurban Bayramı’nda kesilen kurbandır. Hanefi mezhebine göre vacip diğer mezheplere göre müekked sünnettir.
Adak: Kurban kesmeyi adayan kişinin kesmesi gereken kurbandır, vaciptir.
Akîka: Yeni doğan çocuk için şükür amacıyla kesilen kurbandır, sünnettir.
Nafile: Şükür için, sadaka için, ölmüş birinin ruhu için gibi farklı vesilelerle kesilen kurbanlar nafile kurbandır.
Koyun, keçi, sığır, manda ve deve cinsi hayvanlar kurbanlık olabilirler. Koyun ve keçi cinsinin 1 yaşını doldurmuş olması veya bir yaşında gibi besili ise 6 ayını doldurmuş olması gerekir. Sığır ve manda cinsinin 2 yaşını, deve cinsinin 5 yaşını doldurmuş olması gerekir. Koyun ve keçi cinsi kurbanlıklar bir kişi için kurban olabilirken sığır, manda ve deve cinsi kurbanlıklar 7 kişiye kadar ortak kurbanlık olabilir. Kesilecek hayvanın kurban olmaya engel bir kusurunun bulunmaması gerekir. Kurban edilecek hayvanın sağlıklı, düzgün, âzâları tamam, besili olması hem ibadetin gaye ve mahiyetine hem de sağlık kurallarına uygun düşer.
Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesi şarttır. Kur’an-ı Kerim’de kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanlarının değil bu kesimi yapan Müslümanın niyet, takvâ ve bağlılığının Allah’a ulaşacağı bildirilmiştir (el-Hac 22/37). Esasen kurbanı diğer hayvan kesimlerinden ayıran da budur. Niyette aslolan kalbin niyetidir, dil ile açıkça söylenmesi gerekmez.
Kurbanlığın incitilmemesi gerekir. Kıbleye karşı ve sol tarafı üzerine yatırılarak kurban edilir. Elinden geldiği sürece her mükellefin kurbanını kendisinin kesmesi menduptur, değilse bir başkasına vekâlet verip kestirir. Kurban ibadeti dualar, tekbir, tehlil ve besmelelerle gerçekleştirilir.
Peygamber Efendimizin kurbanın eti ile ilgili farklı uygulamaları olmuştur. İslam âlimlerinin çoğunluğu kurban etinin üç eşit parçaya bölünüp bir parçasının kurban sahibi ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler tarafından tüketilmesini, ikinci parçanın zengin bile olsalar eş, dost ve akrabaya hediye edilmesini, üçüncü parçanın ise kurban kesmeyen fakir kimselere dağıtılmasını tavsiye ederler. Adak olarak kesilen kurbanın etinden, adakta bulunan kimse ve onun bakmakla yükümlü bulunduğu kimseler yiyemezler.
Kurbanın eti, derisi, yünü, bağırsakları, kemikleri, iç yağı gibi parçalarının sahibine gelir temin etmek amacıyla para ile satılması câiz değildir. Bunları kurban sahibi evde kullanabileceği gibi kullanılmak üzere birine hediye de edebilir. Şayet satacak olursa parasını tasadduk etmesi gerekir. Şayet kurban ücretle kestirilmişse, kesim ücreti kurbanın eti veya derisiyle veya bunların parasıyla ödenmez.
Çeşitli sebeplerle nafile kurban kesilebilir. Bir kimse arzu ettiği bir amaca ulaşması veya bir nimete nail olması sebebiyle şükür kurbanı kesebilir. Sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir. Bela ve musibetleri def etmek için sadaka kurbanı kesilebilir. Bu kurbanların etlerinden kurban sahibi ve ailesi yiyebileceği gibi tasadduk da edebilirler.
Kurban adayan kişinin kurban kesmesi vaciptir. Eğer kişi adağını bir şartın gerçekleşmesine bağlamışsa, bu şart gerçekleşince kesmesi gerekir. Adak kurbanının etinden adak sahibi, usul ve furûu (neslinden geldiği ana, baba, dede ve nineleri ile kendi neslinden gelen çocukları ve torunları) yiyemeyeceği gibi, zengine de yediremez. Eğer kendisi yemek ister veya bu sayılanlardan birisine yedirmek isterse, o eti tartıp rayiç bedelini yoksullara vermesi gerekir.
Çocuğun doğumunun ilk günlerinde Allah’a bir şükran nişanesi olarak kesilen kurbana “akîka kurbanı” denilir. Peygamber Efendimiz torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için birer koçu akîka kurbanı olarak kesmiş ve ümmetine de yeni doğan kız ve erkek çocukları için akîka kurbanı kesmelerini tavsiye etmiştir.
Akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden bulûğ çağına kadar kesilebilirse de doğumun yedinci günü kesilmesi müstehaptır. Aynı günde çocuğa isim verilmesi ve saçının kesilerek ağırlığınca altın veya gümüşün tasadduk edilmesi de tavsiye edilmiştir.
Kurban olmaya elverişli her hayvan akîkaya da elverişlidir. Kesilen bu kurbanın etinden kurban sahibi ve aile fertleri, yakın dostları yiyebileceği gibi tasadduk da edilebilir.
Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefî mezhebinde vâcip, diğer mezheplerde müekked sünnettir.
Hanefîler, Kur’an-ı Kerîm’de Peygamber Efendimiz’e hitaben “Rabbin için namaz kıl, kurban kes” (el- Kevser 108/2) buyrulmasının ümmeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği görüşündedir. Ayrıca Peygamber Efendimizin birçok hadis-i şerîfinde hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi emredilmiş̧ veya tavsiye edilmiş̧, hatta “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın” (İbn Mâce, “Edâhî”, 2; Müsned, II, 321), “Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir” (Tirmizî, “Edâhî”, 18; İbn Mâce, “Edâhî”, 2) gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır. Öte yandan kurban kesmeyi Peygamber Efendimiz hiç̧ terk etmemiştir. Bu ve benzeri delillerden hareket eden fakihler gerekli şartları taşıyanların Kurban Bayramı’nda kurban kesmesini vâcip görürler.
Sünnet olduğunu ileri sürenler ise, Kur’an’da bu konuda açık bir emrin bulunmayışından, Hz. Peygamber’in devamlı yapmış̧ olmasının kurbanın sünnet olmasıyla da açıklanabileceği noktasından hareket ederler.
1. Müslüman olmak.
2. Akıllı ve bulûğa ermiş̧ olmak: Maliki ve Hanbeli mezheplerinde şart değil, Hanefi ve Şafii mezheplerinde şarttır.
3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak.
4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak: Kişinin borçları ve aslî ihtiyaçları dışında 80.18 gr. altına, ya da buna denk bir paraya veya mala sahip olmasıdır. Bu şart Hanefiler için geçerlidir. Diğer mezhepler kurban kesmeyi sünnet saydıklarından, kurban mükellefiyeti için ayrıca bir zenginlik ölçüsü tespit etmemişlerdir. Uygun olan, kurban alma imkânı bulunmayan kimselerin, kurban kesmek için kendini zorlamamasıdır.
Kurban, Kurban Bayramının ilk üç günü yani zilhicce ayının 10, 11 ve 12. günleri, bayram namazının kılınmasından, 3. günün akşamına kadarki süre zarfında kesilebilir. Şâfiî mezhebine ve bazı fakihlere göre bu süre, bayramın 4. günü akşamına kadardır.